92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Berberilerin kullandığı dil
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan
Özel: Evet
1. isim , isim , isim , isim , Berberin yaptığı iş
1. O küçücük dükkânda baba mesleği berberlikle altı yıldır geçinip gidiyordu.
1. O küçücük dükkânda baba mesleği berberlikle altı yıldır geçinip gidiyordu.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Güzel, latif
2. Seçilmiş, seçme
3. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Sanat değeri yüksek olan dize
Lisan : Farsça berceste
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ailenin kız ve erkek çocuğunun diğer ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Halk takvimine göre 11-17 Mart arasında görülen kocakarı soğuğu
Lisan : Arapça berd + ʿacūz
Telaffuz : berdelacu:z, l ince okunur
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sürmekte olan, sürüp giden
1. Yüz elli sene evvel türeyen bu âdet hâlâ da berdevam.
1. Yüz elli sene evvel türeyen bu âdet hâlâ da berdevam.
Lisan : Farsça ber + Arapça devām
1. isim , isim , isim , isim , Başıboş, serseri kimse
1. Serseriler, berduşlar, kopuklar başlarını masalara dayayarak sabahlar burada.
1. Serseriler, berduşlar, kopuklar başlarını masalara dayayarak sabahlar burada.
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Pis, bozuk, bakımsız
1. Bir büyük mü büyük hangar, bir dağınık, berduş yatak...
1. Bir büyük mü büyük hangar, bir dağınık, berduş yatak...
Lisan : Farsça berdūş
1. isim , isim , isim , isim , Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık
1. Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi.
1. Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi.
Lisan : Fransızca béret
1. isim , isim , isim , isim , Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük
2. Herhangi bir şeyde görülen ezik, çizik
1. isim , isim , isim , isim , Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan
1. Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket
1. Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yağmur
1. Bereket yağıyor.
1. Bereket yağıyor.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , İyi ki, neyse ki, iyi bir rastlantı sonucunda
1. Bereket, o sıralarda henüz bu sözü bilmiyordum.
1. Bereket, o sıralarda henüz bu sözü bilmiyordum.
Lisan : Arapça bereket
1. `iyi ki, Tanrı'ya şükür ki` anlamında kullanılan bir söz
1. Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.
1. Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.
1. para alan kimsenin söylediği iyi dilek sözü
2. bir kimsenin bir durumdan hoşnutluğunu anlatan söz
1. Bereket versin, gece bu kır yolu tenha idi.
1. Bereket versin, gece bu kır yolu tenha idi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bereketlenme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çoğalmak, artmak
1. Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş.
1. Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bol, verimli
1. Ey vatanın bağrı yanık bucağı / Hani senin bereketli hasadın
1. Ey vatanın bağrı yanık bucağı / Hani senin bereketli hasadın
1. yemek yemekte olanlara veya ürünlerini toplayanlara söylenen iyi dilek sözü
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bereketsiz duruma gelmek